26 Eylül 2011 Pazartesi

uwe boll

uzun (3ay) bodrum maceramın son haftasındayım.

ne tatil ne de sürgün olarak gördüm bunu,
sadece yer değiştirme bu.

son bir ay sabahları barthes 'in felsefe dersleriyle uyanıyorum

http://blog.wfmu.org/freeform/2006/01/36_hours_of_rol.html

ö(ğ)lene kadar yazmaya çalıştığım şeyle boğuşuyorum*

geceleri ucuz filmler seyrederek uykuya dalıyorum.
entellektüel kapasitemin gün içinde dramatik bi şekilde azaldığını düşüyorum,
gece uykuya dalmaya yakın artık hiçbisi düşünemez oluyorum.

mesela dün gece çağımızın Ed Woods ' u dedikleri, ucuz filmlerin unutulmaz yönetmeni
Uwe Boll un bi filmini seyrettim ( bloodrayne )
bi filmi seyrederken mutlaka eleştirmenlerin ve izleyicilerin yorumlarını okuyorum, bu film biterken hala okumaya devam ediyodum eleştirileri; dediklerine göre diğer filmleri de en az bu film kadar kötüymüş, o kadar ki nette imza kampanyası bile var ' artık bu adama film çektirmeyin ' diye :)

http://www.petitiononline.com/RRH53888/

sabırsızlanıyorum bi uwe boll filmi daha seyretmek için.


tükettiğim her metin için geçerli bişey var
roman, şiir, haber, makale, film,belgesel,felsefe dersi, sitcom, etc ayırım yapmıyorum*

ama

herşeyi entellektüel değerlerine göre; ucuz ya da değerli diye ayırıyorum.

kendi ırkçılığının farkına sonradan varan biri gibi, farkedince bunu utandım biraz, o yüzden çok kızmıyorum artık uwe boll ya da bernard cornwell e :)

çölde vaha gibi nadir bulunan okuyucu, sence böyle bi devirde entel takılmak ne kadar akıllıca?
bunu sanat ya da yaratıcılık açısından sormuyorum,
kızların hoşuna gider mi diye soruyorum ?
cünkü benm gibi birisi eer göz boyamayı öğrenemezse sonsuza kadar yalnız kalabilir.









* şu an yazdığım şeyle ilgili daha fazla detay vermek istemiyorum, kimsenin bunu merak ettiğini düşündüğümden diil,
benm gibi biri eer bilmesse kendini, tımarhanede bulabilir kendini,
ve bu sadece yer değiştirmek olmaz :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder