uzun (3ay) bodrum maceramın son haftasındayım.
ne tatil ne de sürgün olarak gördüm bunu,
sadece yer değiştirme bu.
son bir ay sabahları barthes 'in felsefe dersleriyle uyanıyorum
http://blog.wfmu.org/freeform/2006/01/36_hours_of_rol.html
ö(ğ)lene kadar yazmaya çalıştığım şeyle boğuşuyorum*
geceleri ucuz filmler seyrederek uykuya dalıyorum.
entellektüel kapasitemin gün içinde dramatik bi şekilde azaldığını düşüyorum,
gece uykuya dalmaya yakın artık hiçbisi düşünemez oluyorum.
mesela dün gece çağımızın Ed Woods ' u dedikleri, ucuz filmlerin unutulmaz yönetmeni
Uwe Boll un bi filmini seyrettim ( bloodrayne )
bi filmi seyrederken mutlaka eleştirmenlerin ve izleyicilerin yorumlarını okuyorum, bu film biterken hala okumaya devam ediyodum eleştirileri; dediklerine göre diğer filmleri de en az bu film kadar kötüymüş, o kadar ki nette imza kampanyası bile var ' artık bu adama film çektirmeyin ' diye :)
http://www.petitiononline.com/RRH53888/
sabırsızlanıyorum bi uwe boll filmi daha seyretmek için.
tükettiğim her metin için geçerli bişey var
roman, şiir, haber, makale, film,belgesel,felsefe dersi, sitcom, etc ayırım yapmıyorum*
ama
herşeyi entellektüel değerlerine göre; ucuz ya da değerli diye ayırıyorum.
kendi ırkçılığının farkına sonradan varan biri gibi, farkedince bunu utandım biraz, o yüzden çok kızmıyorum artık uwe boll ya da bernard cornwell e :)
çölde vaha gibi nadir bulunan okuyucu, sence böyle bi devirde entel takılmak ne kadar akıllıca?
bunu sanat ya da yaratıcılık açısından sormuyorum,
kızların hoşuna gider mi diye soruyorum ?
cünkü benm gibi birisi eer göz boyamayı öğrenemezse sonsuza kadar yalnız kalabilir.
* şu an yazdığım şeyle ilgili daha fazla detay vermek istemiyorum, kimsenin bunu merak ettiğini düşündüğümden diil,
benm gibi biri eer bilmesse kendini, tımarhanede bulabilir kendini,
ve bu sadece yer değiştirmek olmaz :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder